50 Yaşın Güzellikleri ve 50 Yaş Şiiri

Paylaş
  • 1
    Share

Hayatın ilk yirmi yılı hiç bir şey anlamadan aileye topluma kendini kanıtlamakla, ikinci yirmi yılı iş güç çoluk çocuk aile içi çatışmalarını idare etmekle, on yılı ise artık olgunlaşmak ve sevginin salt sevginin değerli olduğunu anlamakla geçer.

Elli Yaşın Getirdiği Güzellikler

1. İnsanların ne düşündüğünü artık umursamıyor, abuk sabuk şeylere kendini üzmüyorsun.
2. Hayatındaki insanları olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyorsun.
3. Görüşmek istemediklerini eliyorsun. “Ama ayıp olur” devrinin sonu 50 yaş
4. Herkesin seni beğenmek, sevmek zorunda olmadığını biliyorsun.
5. Egoyu geri plana atmayı öğreniyorsun. Sana iyi gelecek davranış şekillerini uygulamaya çalışıyorsun.
6. Yapamadığın, yetişemediğin şeyler için suçluluk duymaktan vazgeçiyorsun.
7. Özgüvenin ve farkındalığın artıyor.
8. Ne istediğini biliyorsun. Her konuda… Boşa harcayacak zamanın yok.
9. Geçmişte yaptığın hatalardan ders çıkarıyorsun. Elinde 50 yıllık bir yaşam kılavuzu oluyor.
10. Hata yapsan da bu dünyanın sonu olmuyor. O hatanın bir gün, işine yarayacağını biliyorsun.
11. Akıntıya karşı değil, akıntıyla birlikte yüzmeyi öğreniyorsun.




12. “Hayır” diyebilmeyi öğreniyorsun. “Hayır diyebilmeli insan”
13. Kafana taktığın şeylerin sayısı azalıyor. Hiçbir şey o kadar önemli olmuyor artık.
14. Dayanıklılık gücün artıyor. Hayat seni çoktan birçok acı çeşidiyle test etmiş oluyor.
15. Kendi değerini biliyorsun.
16. Hastalıklı aşık olmamayı öğreniyorsun.
17. Hastalıklı aşk, yerini huzurlu aşka bırakıyor.
18. Huzurlu aşk yoksa, yalnızlığın tadını çıkartıyorsun.
19. Yalnızlığın ve kendinle geçirdiğin zaman eskisinden çok daha kıymetli oluyor.
20. “Yaşımızdaki erkekler, yaşımızın yarısındaki kadınlara bakıyor.” diye üzülmüyorsun. Onlar ne kaçırdıklarını bilmiyorlar. Cahilliklerine veriyorsun 🙂
21. Sağlıklı bir ilişkinin sosyal medya (facebook, instagram) reklamına ihtiyacı olmadığını biliyorsun.
22. Muhteşem hayatlar yaşadığını düşündüğün insanların, hiç de muhteşem hayatlar yaşamadığını biliyorsun.
23. Hayatta herkes bilmediğin bir problemle mücadele edebiliyor olabilir. Anlamasan da, anlayış göstermeyi öğreniyorsun.
24.İnsanın tutkularından vazgeçemeyeceğini biliyorsun. İşini sevdiğin şey üzerine kuramadıysan da, sevdiğin şeye vakit ayırıyorsun.
25. Ünlü yazar William Arthur Ward’un dediği gibi “Mutluluk içsel bir iştir.” Mutsuzluğun için başkalarını cezalandırmamayı öğreniyorsun.




26. 20 yaşındaki gibi kapıları, pencereleri çarparak kavga etmiyorsun. Oh be!
27. Daha az korkuyorsun. Korkunun üzerine gidiyorsun. Yaranın kabuğunu kaldırıp kanamasına izin veriyorsun.
28. Çocuk yaptıysan ne ala… Belki 2, belki 12, belki de 20 yaşında bir çocuğun var. Onun öğrettiklerine ve arkadaşlığına müteşekkir oluyorsun. Yapmadıysan da ne ala… Kafanı dinliyorsun : )
29. Artık kendin için giyiniyorsun. Moda denen şey, çok çok uzaklardaki bir galaksi oluyor.
30. Daha az alışveriş yapıyorsun. Onlarca giysinin asla giyilmediğini biliyorsun.
31. Paranı kılık kıyafet yerine, seyahate ve iyi bir yemeğe harcamayı tercih ediyorsun.
32. Bunu yapabilecek imkanın varsa, “Senelerce çalıştım, olacak o kadar” demiyor, karşına çıkan ve bugünkü sen olmana yol açan fırsatlar için minettar oluyorsun.
33. Paylaşma, yardımlaşma güdün artıyor. Her konuda…
34. Bazen hayvanları insanlardan daha çok seviyorsun. Onlar için elinden geleni yapmaya çalışıyorsun.
35. Sağlığına dikkat ediyorsun. Sırt ağrısını, sana sahilde yürüyüşü zorunlu kılan bir güzellik olarak görüyorsun. Kronik öksürüğüne yol açan sigara paketine gelince… 50 yaşlarında sen, o son sigaradan daha önemli oluyorsun.
36. İçine kocaman bir nefes çekip, her ana şükrediyorsun. Hayat kısa ve hayat güzel.





50 Yaş Şiiri

Ne zaman baksam çevreme elli yıl sonra
Hep aynı gördüklerim; bir keşmekeş, bir bozuk düzen
Bir lokma ekmek uğruna tükenmesi insanların
Yaşamak ve ölmek için hep aynı neden
Sefil doymazlık: ete, kana, paraya
Öylesi bir açlık ki eksilmeyen, bitmeyen
İnsan, ezebildiğince mutlu insan, oğul
Nereye gidersen git hep o tuzak, o dümen
Küçük hesaplarla kabaran büyük hesaplar
Ve değişmez çığlığı insanoğlunun: Ben, ben, ben!”
Sen yok musun? Onlar yok mu? Biz yok muyuz?
Nereye bu gidiş? Delicesine pupa yelken
Söyle neyi değiştirebilirsin ki tek başına
Yıldırırlar, sustururlar vururlar seni de hemen
Düşler bitmişse, gerçekler bir tokat gibi inmişse
Tek başına mutlu ol bakalım, olabilirsen
En güzeli sevmek diyeceksin insanları tümüyle
Usanmadan, bir şey ummadan, beklemeden
Ver, durmadan ver, eller uzanmış, baksana
Ver ki; kurulsun sofra, başlasın şölen
Bir yanda umutların, düşlerin, düşüncelerin
Bir yanda aldığını geri vermez koca bir evren
Bak! Bütün ağızlar yutmaya hazır seni
Bir noktadan, bir lokmadan başka nesin sen
Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime
Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken
Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka
İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven
Hani nerdeler? Kimi yitmiş kimi gitmiş dostların
Bir ak saçlı anan kalmış yolumu bekleyen
Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam
Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden
İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık
Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen
Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı
Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen

Umit Yasar Oguzcan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!