Günümüzde İyi Çocuk Yetiştirmek İçin Tavsiyeler; 7 Kural

Paylaş

Zor zamanlardan geçiyoruz. İster dünya haberlerine bakın ister Türkiye haberlerine…

Yarının bugünden daha kötü olacağına dair inancın çoğaldığı bir dönemdeyiz. Böyle zamanlarda asıl zorluğu çocuk yetiştiren anne babalar çekiyor. Çünkü bir taraftan kendi geleceklerini düşünürken, diğer taraftan çocuklarının geleceğini hesaba katmak zorundalar.

1. Çocuğunuzla konuşun

Okulöncesi çağda zeka demek kelime dağarcığı demek. İlk 36 ayda ebeveynler ile çocuklar arasındaki diyaloğun kalitesi çocukların okula başlangıcı dahil tüm akademik süreçlerdeki başarısını önemli ölçüde belirliyor. O nedenle çocuğunuza yapacağınız en önemli yatırım onlarla konuşmak. Bunu masal anlatarak mı, evcilik oynayarak mı, etrafı keşfederek mi yoksa kitap okuyarak mı yaparsınız bu size kalmış; ama şu zor günlerde eğer zamanı ve mekanı unutmak istiyorsanız çocuğunuzun dünyasına dalın. Konuşun, oynayın onlarla…




2. Çocuğunuza beklemeyi öğretin

Dünyada insan gelişimi üzerine yapılan en kapsamlı araştırmalardan biri 1972’de Yeni Zelanda’da başlayan Dunedin Araştırması. Bu araştırma 1000’den fazla bebeği doğumundan bugüne kadar takip ediyor. Ve bu araştırmadan çıkan en önemli sonuçlardan biri şu: Bireylerin hayattaki başarı ya da başarısızlığını açıklayan en önemli değişken zeka değil, ailenin sosyal ya da ekonomik seviyesi de değil, öz-denetim. Kendi duygu ve düşüncelerini daha iyi kontrol edip yönetebilen çocuklar akademik olarak başarılı, sağlıklı ve varlıklı bir yetişkin oluyor. Öz-denetim becerisini kazandırmak için açılan pencere, çocuk 10 yaşına varınca kapanmış oluyor. O nedenle anne babaların 0-9 yaş döneminde çocuklara her istediğini hemen vermekten vazgeçip onlara sabretmeyi, beklemeyi, hak etmeyi öğretmesi onların geleceğine yapacağı en önemli katkılardan biri. Bu beceriyi kazandırmanın bir diğer yolu da çocukları planlı okul dışı etkinliklere erken yaşta alıştırmak. Spor ve sanat belki de bu etkinliklerin en faydalı olanı zira her iki kanalda da çocuklar kurallar çerçevesinde performans sergilemeyi ancak sabırla öğrenebiliyor.

 

3. Çocuğunuza kendi ayakları üstünde durmayı öğretin

Özgüven olmadan bireysel başarı da olmuyor. O nedenle olabildiği kadar erken yaşta çocuklarımıza kendi ayakları üstünde durmayı, tercih yapmayı öğretmeli ve sorumluk bilincini kazandırmalıyız. Elbise seçiminden, ayakkabı bağlamaya, saç stilinden yemek yemeye bir dolu alanda kararları çocuklarla birlikte vermek ve çocukların verdiği kararların sonuçlarını yaşamayı göze almayı bilmek özellikle bizde oldukça zor kazanılan ebeveynlik becerileri. Bizde bu iş zor çünkü geçmişten gelen alışkanlıkla çocukların adına tüm kararları biz almak zorunda olduğumuzu hissediyoruz. Öyle olunca da edilgen çocuklar, kendi ayakları üstünde duramayan yetişkinler ortaya çıkıyor. Oysa birey olmak demek kendi başına hareket etmek, kim ne derse desin gerektiğinde kendi inancı doğrultusuna karar vermek demek. O nedenle siz siz olun çocuğunuza zorla bir elbise giydirmeyin, onlara zorla yemek yedirmeyin. Merak etmeyin üşürse giyer, açsa yer.

 

4. Çocuğunuza “hayır” demeyi öğretin

Türkiye’deki anneler çocuklarında en fazla şu özellikleri arıyor: Uslu olma, saygılı olma, söz dinleme. Dikkat ederseniz bu özellikler koşulsuz itaat içeriyor. İçinde eleştirel düşünme, itiraz etme yok. Oysa içinde bulunduğumuz devir soruların çoğaldığı yanıtların eskidiği bir dönem. Her alanda eleştirel düşünenlerin ileri gittiği bir devir. Gerek beşeri gerekse de ekonomik gelişim için itiraz eden yeni nesillere ihtiyacımız var. İtaat edenlerin inovasyon yapamaz.



5. Çocuğunuza şiddet uygulamayın

Bu başlık altına ekleyecek başka bir şey yok. Attığınız her dayak fiziksel şiddet olarak ya size ya sevdiklerinize geri gelecektir. Ayrıca dayak yiyen çocukların beyin bölgelerinde ciddi tahribatlar oluştuğunu ve bu tahribatın da o çocukların zihinsel ve duygusal gelişimine ciddi anlamda ket vurduğunu unutmayın.

 

6. Çocuğunuzun kaygı düzeyini artırmayın

İlk başta da ifade ettiğim gibi gelecekten endişe duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Global ısınmadan nükleer savaşa, ekonomik krizden iç çatışmalara pek çok kaygı duyacak mesele var. Bütün bu kaygılarla biz yetişkinler bile başa çıkmakta zorlanırken çocukların başa çıkmasını beklemek haksızlık olur. O nedenle biz ne kadar kaygılanırsak kaygılanalım, çocuklarımıza bu kaygıları aktarmaktan kaçınmamız gerekiyor.

 

7. Sakın gülmekten vazgeçmeyin

Mizah, eğlence, neşe olmadan çocukluk olmaz. Dünyada ne oluyorsa olsun evinizin içinde çocuklarınızla neşeli bir ev ortamı yaratmaya gayret edin. Biliyorum dünya altüst olurken evde çocuğunuzla gülüp oynamak suçluluk duygusunu da beraberinde getiriyor ama neşeli olmak, dünyaya sırtınızı dönmek demek değil. Hayatta bin bir zorluk aşanların hikayelerine daha dikkatli bakın, her zorluğu mizahla, eğlenceyle, gülücükle aşmış olduklarını göreceksiniz. O nedenle çocuklarınızın hayatında bu pozitif yaşam enerjisini eksik etmeyin.




Özetle, şu zor günlerde çocuklarınıza ve onların parlak geleceğine yatırım yapın. Bizim yaşadığımız hayattan daha güzel bir hayat yaşamaları bizim elimizde.

 

Kaynak: Doç. Dr. Bilge Selçuk

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!