Uçak Yolculuğunda Hastalık Kapmayın. Konforlu Bir Seyahat İçin Ne Yapmalı?
Uçak havası hasta eder mi?
Uçak yolculuğundan sonraki 1-2 gün içinde burnumuz akmaya, öksürüp aksırmaya başlarsak kabahati uçak içindeki havaya bağlarız. Halbuki yapılan araştırmalar yolculuk sırasında kapılan mikropların solunan havadan değil, yakınımızda oturan hasta bir yolcudan ya da koltuk ve çevresindeki yüzeylerden geldiğini gösteriyor. Uçak içindeki havanın yarısı taze, yarısı tekrar dolaşıma giren havadır. Kabin havası her 3-4 dakikada bir filtrelerden geçerek temizlenir. HEPA filtresi denilen bu cihazlar bir milimetrenin 3 binde biri hatta daha küçük olan, gözle görünmeyen parçacıkların geçmesini önleme özelliğine sahiptir. Bu yolla bakteri ve bazı virüslerin taşınması önlenir. Ancak bu sistemin çok efektif olduğu söylenemez. Uçak yolculukları hala birçok kişinin hasta olmasına sebep oluyor ve özellikle de çocuklar için büyük tehlike arzediyor.
Raymond Wang sadece 17 yaşında ve şimdiden daha sağlıklı bir gelecek inşa edilmesine yardımcı oluyor. Havanın, uçak içindeki hareketini akışkanlar mekaniğini kullanarak simüle etti ve bulduğu sonuç çok rahatsız edici — uçaktaki bir yolcu hapşurduğunda patojenlerin başka yolculara yayılmasına hava akımı sebep oluyor. Wang bir hapşuruğun uçak kabini içinde nasıl dolaştığını gösteren unutulmaz bir animasyonu yanı sıra ödül kazanan çözümünü de paylaşıyor: uçaktaki taze hava akımını artıran ve patojen yüklü havayı sirkülasyondan dışarı çıkması için yönlendiren küçük ve kanat şekilli bir aparat.
Dikkat: Türkçe altyazılar mobil cihazlarda görüntülenemeyebilir. Konuşmanın türkçe transkripti aşağıda.
Türkçe Transkript'i Okumak İsterseniz Tıklayın00:12 Elleri görebilir miyim? — Bu salonda kaçınız geçtiğimiz yıl uçağa bindi? — Bu oldukça iyi. Anlaşılan o ki; bu deneyimi her yıl üç milyardan fazla insanla paylaşıyorsunuz. Ve bu kadar çok insanı dünyayı dolaşan
00:29metal borulara koyduğumuzda, bazen şunlar olabiliyor ve salgın hastalığa kapılabiliyorsunuz.
00:36Aslında bu konu ilk defa, geçen yıl Ebola salgınını duyduğumda dikkatimi çekti. Ebola hastalığının yayılması her ne kadar sınırlı mesafede ve büyük-damlacık yollarında olduğu ortaya çıksa da, başka türlü bir çok hastalık uçak kabininde yayılabilir. En kötü tarafı ise, bazı sayılara göz attığımızda, bu oldukça korkutucu. H1N1 ile, uçağa binmeye karar veren bir adam söz konusu tek bir uçuşla aslında hastalığı 17 başka kişiye bulaştırdı. Ve sonra SARS’lı olan başka bir adam üç saatlik bir uçuşta gitmeyi başarıp 22 kişiye hastalığını bulaştırdı. Büyük bir süper güç fikrim tam olarak bu değil.
01:14Buna baktığımızda ise, bulduğumuz şey, bu hastalıkların ön-izleme yapılmasının çok zor oluşu. Yani, bir kişi uçağa bindiğinde hasta olabilir ve hastalığının gizil döneminde olan, ve hiç bir belirti göstermeyen ama aslında hastalığı taşıyan biri, kabindeki bir çok kişiye hastalığını bulaştırabilir.
01:34Bu sistem şimdi aslında şöyle çalışıyor; kabinin üst ve yan tarafından mavi olarak gördüğünüz içeri giren havamız var. Ve sonra bu hava, hava çıkışlarına yakın patojenlerin %99.97’ini ortadan kaldıran çok verimli filtrelerden dışarı çıkar. Şu anda olan ise, elimizde, karışmış hava akımı modeli var. Yani eğer bir kişi hapşurursa, o hava, hava filtresinden çıkma şansı bulamadan etrafta bir kaç kez döner. Ben, açıkça, bunun çok ciddi bir problem olduğunu düşündüm.
02:06Dışarı çıkıp bir uçak alacak kadar param yoktu, bunun yerine bir bilgisayar yapmaya karar verdim. Fiziksel olarak uçağa binmek ve okuma yapmaktan daha yüksek çözünürlük sağlayan simülasyonları, hesaplamalıakışkanlar mekaniği ile yapabildiğimiz ortaya çıktı. Esasen bu işe 2D çizimlerle başlarsınız — bu çizimler, teknik bildirilerde ve internette çok fazla. Bunu aldım ve 3D modelleme yazılımına koydum, gerçekten 3D modeli inşa ettim. Ve bu modeli çok küçük parçalara böldüm, bilgisayarın daha iyi anlaması için aslında gözenekler oluşturdum. Daha sonra, bilgisayara havanın kabine nereden geldiğini ve çıktığını söyledim,içine de bir çok fizik attım. ve oturup bilgisayarın simülasyonu hesaplamasını bekledim.
02:55Alışılagelmiş bir kabin ile aslında elde ettiğimiz şu: ortadaki yolcunun hapşurduğunu göreceksiniz, ve “Hapşu!” — direk insanların yüzüne gidiyor. Bu oldukça iğrenç. Ön taraftan, ortadaki yolcunun yanında oturan iki yolcunun pek iyi vakit geçirmediğini göreceksiniz. Ve yan görünümden baktığımızda,patojenlerin kabin uzunluğu boyunca yayıldığını da fark edeceksiniz.
03:21İlk düşündüğüm şey şuydu; “Bu hiç iyi değil” Böylece 32’den fazla simülasyon yaptım ve sonunda şöyle bir çözüme ulaştım. Ben buna –patenti beklemede– Küresel Giriş Direktörü diyorum. Bununla patojen bulaşmasını 55 kere azaltabiliyoruz, ve temiz hava solumasını %190 oranında artırıyoruz.
03:41Aslında bu iş, kompozit malzemeden oluşan bu parçanın uçakta hali hazırda var olan yerlere takılmasıyla olur. Yani, kurulumu çok uygun maliyetli ve bunu bir gecede yapabiliyoruz. Tek yapmamız gereken bir kaç vida açmak ve işlem tamam. Ve aldığımız sonuçlar kesinlikle şaşırtıcı. Bu problemli dönen hava akımı yerine, yolcuların arasına inen hava duvarları yaratarak, kişiselleştirilmiş nefes alma bölgeleri oluşturabiliriz.
04:08Ortada oturan yolcu yine hapşuruyor fakat bu sefer, bunları yok etmek için filtrelere etkin olarak itebiliyoruz. Ve aynı şey yan görünümde de, bu patojenleri direk olarak aşağı itebildiğimizi farkedeceksiniz.Bu yeniliğin yerleştirildiği aynı senaryoya tekrar bakarsanız, ortada oturan yolcu hapşurduğunda başka insanlara hastalık bulaştırma şansı bulmadan onu direk olarak hava çıkışlarına doğru itiyoruz.Farkedeceksiniz ki, ortada oturan adamın yanındaki iki yolcu sanal olarak patojensiz hava solumakta. Yan taraftan baktığımızda da çok etkin bir sistem görülür.
04:46Kısacası, bu sistem ile biz kazanıyoruz. Bunun ne anlama geldiğine bakacak olursak, görülen o ki bu, sadece ortada oturan yolcu hapşurduğunda değil aynı zamanda pencere ya da koridor koltuğunda oturanyolcuların hapşurmasında da işe yarıyor.
05:02Peki bu çözüm, dünya için ne ifade ediyor? Bilgisayar simülasyonundan gerçek hayata baktığımızda,temelde 3D yazıcı kullanarak buraya inşa ettiğim 3D model ile aynı hava akış modelinin direk yolculara doğru indiğini görebiliriz. Geçmişte, SARS salgınının gerçekte dünyaya maliyeti yaklaşık 40 milyar dolardır.Ve gelecekte, büyük bir hastalığın patlak vermesi, dünyaya üç trilyon dolardan fazlaya mal olabilir.Eskiden, bir uçağı bir-iki ay kadar hizmet dışı bırakmanız gerekliydi, bazı şeyleri değiştirmeye çalıştığınızdabinlerce işçilik saati ve milyonlarca dolar para harcanırdı. Fakat şimdi ise bunları bir gecede yükleyebiliyorve sonuçlarını hemen görebiliyoruz.
05:48Ve şimdi bunu, sertifika yoluyla almak uçuş testi, ve tüm bu düzenleyici makam onayları süreci söz konusu. Fakat bu gerçekten şunu gösteriyor ki; bazen en iyi çözümler en basit çözümlerdir. İki yıl öncesinde bile, bu proje gerçekleşemezdi, çünkü o zaman ki teknoloji bunu desteklemiyordu. Fakat şimdi, ileri hesaplamalarla ve gelişmiş internetimizle yenilik yapmak, gerçekten altın çağında.
06:16Ve bu yüzden bugün size şunu soruyorum: Neden bekleyelim? Geleceği, bugün birlikte inşa edebiliriz.
06:22Teşekkürler.
06:23(Alkışlar)
Uçak yolculuğu yaparken mikrop kapmamak için dikkat etmeniz gerekenler:
Çok kullanılan yerleri dezenfekte edin
Uçakta en fazla bakteri yemek yenilen masalarda bulunuyor. Mikrobiyologlara göre masaların her santimetrekaresinde ortalama 2.155 bakteri yer alıyor. Onu sırasıyla en çok kullanılan tuvalet kapı kolları, tv uzaktan kumandaları, kol dayama yerleri ve kemer başlıkları izliyor. Uzmanlar, koltuğa oturur oturmaz diğer yolcular tarafından çok sık kullanılan bu yerlerin dezenfekte yapılmasını öneriyor.
Havalandırma panelinin yönünü değiştirin
Birçok yolcu soğuk hava geldiği gerekçesiyle baş üstündeki kişiye özel havalandırma panelini kapatır veya yönünü değiştirir. Oysa havalandırma panelleri, bakterilerin önlenmesinde önemli bir işlev görüyor, bu yüzden panelin yönünü düşük veya orta hızda tam kafanızın önüne gelecek şekilde ayarlayın.
Rahat ve konforlu bir uçuş için bunları da yapın:
‘Exit’ çıkışını iyi kontrol edin
Hiç kimse bindiği uçağın kaza yapmasını istemez. Ancak böyle bir olasılığa karşı mental olarak hazırlanmak, acil bir durumda kurtulma şansınızı arttırır. Oturduğunuz koltukla exit çıkışları arasında kaç sıra bulunduğunu saymanızda büyük fayda var. Böylelikle emergency durumunda, karanlıkta, uçağın içine duman dolması halinde bile elinizle koltukları sayarak exit çıkışları bulmanız mümkün.
Can yeleklerini kontrol edin
Her uçuş öncesi kabin ekibi uçakta dikkat edilmesi gereken güvenlik kuralları anlatır, acil durumda ne yapılması gerektiğini uygulamalı olarak gösterir. Ancak bir çok yolcu bu prosedürü sıkıcı bulduğu için dinlemez. Bazı yolcular maalesef uçakta bulunan can yeleklerini çalıyor. Eğer deniz aşırı uçuşlar yapıyorsanız can yeleğinin gerçekten koltuğunuzun altında bulunup bulunmadığını kontrol etmenizde fayda var.
Uçuş sırasında ihtiyacınız olan her şeyi yanınıza alın
Sağlık ve güvenlik için yapılması gerekenlerden sonra sırada konforlu bir uçuş için dikkat edilmesi gereken hususlar var. Eğer orta sırada ve pencere kenarında oturuyorsanız el bagajınızı baş üstü dolabına koymadan önce uçuş sırasında ihtiyaç duyabileceğiniz her şeyi yanınıza almanız isabetli olur. Yanınızdaki yolcuyu rahatsız etmemek veya türbülans uyarısı yapıldığında yerinizden kalkmamanız gerektiğinde bunun çok faydasını göreceksiniz.
Kulaklığınızı takın
Bazı meraklı yolcular uçakta birlikte seyahat ettiği kişiyle sohbet etmeyi çok seviyor. Bu durum zaman zaman sabır ve tahammül sınırlarını zorluyor. Bu nedenle koltuğa oturduğunuz andan itibaren birlikte seyahat ettiğiniz kişilerle konuşmak istemiyorsanız bir şey dinlemeseniz bile hemen kulaklığınızı takın. Bu aynı zamanda hiç kimseyle konuşmak istemiyorum mesajıdır.
Sakız çiğneyin
Eğer kulaklarınız uçağın iniş ve kalkış sırasında çok hassaslaşıyorsa sakız çiğnemeniz tavsiye edilir. Sakız çiğnemek, yutkunmayla birlikte çene hareketlerini etkinleştiriyor, kulaklardaki tıkanıklık hissiyle oluşan ağrıyı azaltıyor. Sakız çiğnemek hava basıncı değişikliğine iyi geliyor ve yolcuya kendini daha iyi hissettiriyor.
Koltuk arkası ekranınızın çalıştığından emin olun
Uzun uçuşlarda saatlerce boş boş kabine bakmak istemiyorsanız koltuk arkası ekranınızın çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Ekranınızda bir sorun varsa kabin ekibi sizin başka bir koltuğa geçmenizi sağlayabilir. Böylelikle kabin içi eğlence sisteminin keyfini çıkarabilir, zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız…