Orta Yaşlarda Göz Sağlığı: Beslenme, Bilgisayar, Katarakt, Tansiyon, Vitaminler…
İlerleyen yaşla birlikte göz ve görme sağlığında herhangi bir problem yaşanmaması için hayat boyu düzenli aralıklarla göz muayenesi yaptırılmalıdır.
Sağlıklı kişiler en az iki yılda bir göz muayenesi olmalıdırlar.
Göz hastalığı olanlar, gözü etkileyen sistemik hastalığı olanlar, yakınlarında bazı göz hastalıkları bulunanlar, 40 yaşın üzerinde olanlar daha sık göz muayenesi yaptırmalıdır.
En değerli organımız gözlerimiz. Ama gözlerimizle ilgili ne kadar bilgiye sahibiz? Göz sağlığımız için nelere dikkat ediyoruz? Geleceğimizi etkileyebilen göz hastalıklarına karşı nasıl önlemler alabiliriz? İşte püf noktaları:
- Her yaşın ayrı bir güzelliği var. Yaşınız 45’i geçti ama gönlünüz hala 18. Önünüzdeki kağıtları giderek daha uzaktan okuyorsunuz, az ışıkta hiç okuyamıyorsunuz ‘Benim yakınla ilgili hiçbir sorunum yok’ diyerek gözlerinize eziyet etmeyin. “Bunun için göz egzersizleri varmış”, “Yakın gözlüğünü ne kadar geç kullanırsam o kadar iyi” gibi kaçamak yolların okuma zevkinizi elinizden almasına izin vermeyin. Yakın gözlüğü kullanın. Unutmayın yaşlanmadınız, sadece biraz daha olgunlaştınız.
- “Ben uzağı da, yakını da iyi görüyorum’’ diyerek muayeneden kaçmayın. Her zaman daha iyisi mümkün. Düşük dereceli kırma kusurları belirgin görme azlığı yapmasa da gözde çabuk yorulmaya neden olur. Daha iyi görmek için gözler kısıldığında oluşan kaz ayağı kırışıklıklar da cabası.
- Gözlerinizi yoğun ışıktan koruyun. İster güzel bir plajın kumlarında, ister heyecanlı bir kayak tatilinde ya da biraz sonra yiyeceğiniz lezzetli eti hayal ederek yaktığınız mangalın başında olun mutlaka uygun güneş gözlükleriyle aşırı UV ve kızılötesi ışınlardan korunun.
- Ailesinde göz tansiyonu veya sarı nokta hastalığı olanlar 40 yaşından sonra yıllık düzenli kontrole gitmeli. Sadece kaşımız gözümüzün rengi değil, hastalıklarımız da genetik mirasın bir ürünüdür.
- “Aman da ne güzel iri iri gözleri var şu bebeğin” derken dikkatli olun. Yenidoğan ve bebeklik döneminde normalden büyük gözler doğumsal göz tansiyonu yüksekliğinin belirtisi olabilir.
- Ne kadar erken yaşta muayene olursanız, o kadar iyi. Göz bozukluklukları erken çocukluk döneminde saptanıp düzeltilirse ileride kalıcı görme bozukluğu olma olasılığı azalır. 7 yaşından sonra çok geç kalınmış olabilir.
- Gözünüz narindir, gereksiz risk almayın, önlem alın! Kendinizi ve çocuklarınızı yaralanmalara karşı koruyun. İşte, evde, okulda veya eğlenceli bir aktivitede; önce gözleriniz.
- Gözlerinizi kurutmayın. Kuru göz artık yalnızca orta yaşlı insanların şikayeti değil. Klimalar ve aşırı bilgisayar kullanımı gençlerde de kuruluğa neden olabiliyor.
- Her katarakt hemen ameliyat gerektirmez ama kataraktın yaşam kalitesini azalttığı, kaza risklerini ve depresyona eğilimi artırdığı bir gerçek. Gerektiğinde ameliyattan kaçmayın. Efsanelere kulaklarınızı tıkayın. Katarakt ameliyatı yaşlılık döneminizin en iyi yatırımı olabilir.
- Gözlerinizi mümkün olduğu kadar kırpın. Sigara dumanından uzak durun. Direkt kuru hava gözü rahatsız ettiğinden klimadan uzak durun.
Bilgisayara bağlı göz yorgunluğuna azaltmak için
- Ekranınızın renk ve parlaklık ayarını ayarlayın ve öyle kullanın. Bilgisayarın monitör ayarında parlaklık düşürülerek göze gelen ışımayı azaltın ve göz yorgunluğunun önüne geçin.
- Bilgisayarın başında uzun süre yakına odaklanmanın miyopi riskini artırıyor. Çocuklar, gençler ister inanın ister inanmayın bundan 15 yıl önce tabletler yoktu. Kitap diye üstünde yazıların olduğu ciltlenmiş sayfalar ve arkadaşlarla birlikte oynanan top diye yuvarlak bişey vardı. 😊
- Bilgisayar kullanırken gözlerin kurumasını ve çabuk yorulmasını önlemek için, göz kırpma sayısını bilinçli olarak arttırın.
- Monitörü göz hizasının 10- 15 derece altına olacak şekilde yerleştirin. Bunun ayarı monitörün üst kenarının göz seviyesinin biraz altında kalmasını sağlayarak yapılabilir.
- Ayrıca 10-20 dakikalık aralar verip uzağa bakın.
- Oturuş pozisyonunuzu ayarlayın ve dik oturun.
- Ekranın zemin renginin açık renk seçin. Çünkü koyu renkli zemin etraftaki açık renkli objelerle (beyaz kağıt, açık renk mobilya) kontrast yapacak ve gözünüzü yoracaktır.
- Belirli aralıklarla ekrandan farklı yere bakarak göz kırpma refleksini normale döndürün.
- Lenslerinizi mümkün olduğu kadar az kullanın ve bakımını iyi yapın. Eğer kuruma varsa yapay göz yaşı kullanın.
- Yaşadığınız ve çalıştığınız ortamlarda havalandırma ve ışığın durumuna dikkat edin. Az ışığın gözü yorduğu gibi yoğun ışık ve kuru havanın da yorgunluk oluşturduğunu unutmayın.
- Kirpik diplerinizde biriken artıkları düzenli sıcak su ile temizleyin. Bu gözyaşınızın da daha sağlıklı olmasını da sağlar.
- Kuru göz hastalığınız varsa bunun için sürekli yapay göz yaşı kullanın.
- Odada aydınlatmada kullanılan ışık kaynağı ne kadar parlak ve size direkt geliyorsa problem o kadar artacaktır. Arkanızdan ve omuz hizanızdan çapraz olarak gelen bir ışık kaynağı kullanın.
- Gözlerde kuruma oluşturacak uzun süre bilgisayarla çalışmak, okumak, araba kullanmak, televizyon seyretmek gibi işleri dinlenerek yapın. Televizyon en az 3 metre uzakta olmalı. Okurken ve bilgisayar karşısında 10-20 dakikada bir gözü dinlendirip uzaklara bakın.
Göz Hastalıkları ve Erken Teşhisin Önemi
Diyabet ve hipertansiyon sizi kör edebilir
Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, gözlerde önemli ve kalıcı hasara neden olabiliyor. Uzman göz doktoru, göz dibi muayenesi ile hastasına diyabet teşhisi koyabiliyor ve tedaviye yönlendirebiliyor. Çift ve tek görme de diyabet ve hipertansiyona işaret eden belirtiler. Bu hastalıklara bağlı olarak meydana gelen küçük damar tıkanmaları, çift görmeye neden olabiliyor. Kişi, iki gözü açıkken çift, tek gözü kapalıyken tek görüyorsa; hipertansiyon veya diyabet olma olasılığı artıyor. Tiroid hastalıkları da çift görmeye ve gözün ileri doğru itilmesine neden olan önemli hastalıklardan biri.
Auralı migren ataklarına dikkat!
Auralı migren, geçici görme bozuklukları, cisimlerin etrafında kırılmalar, gözde ışık saçılmaları, yansımalar, kırık ve dalgalı görmeler, görme alanında kayıplar, görme alanındaki kör noktanın büyümesi ve hareketlenmesi gibi belirtilerle kendini gösterir. Geçici görme kaybına neden olan bu hastalık, ataklarla seyreder. Ender durumlarda retina tabakasında hasara neden olarak, kalıcı görme kaybına neden olabilir. Bu nedenle belirtiler hafife alınmamalı, mutlaka göz doktoruna başvurulmalıdır.
Kanserin habercisi olabilecek beyin ve göz tümörü, henüz belirti yokken dahi göz doktorunca teşhis edilebilir
Beyin ve göz tümörleri, göz bebeğinde şekil bozukluklarına, göz kapağında düşmelere, aniden oluşan ağrılı görme kaybına, göz ve çevresinde ağrıya neden olabilir. Kanserin habercisi olabilecek beyin tümörü, hastada henüz bu şikayetlerin hiçbiri yokken dahi göz doktoru tarafından teşhis edilebilir. Ölümcül olabilecek hastalıklarda erken teşhis hayati önem taşır.
Uykudayken göz kapaklarınız kapanmıyor mu?
Myastenia Gravis adı olarak bilinen ağır kas zaafı da ilk belirtilerini göz ve göz kapakları üzerinde gösterir. Kasların tutulumuyla birlikte göz kapaklarında oluşan düşüklük çift görmeye neden olabilir. Özellikle akşam saatlerine doğru kas zafiyetinin artış göstermesiyle birlikte göz kapaklarındaki düşüklük giderek artar. Yüz kasları da zayıf olduğundan uykuda göz kapakları kapanmayabilir.
Gözlerde sarı renk, karaciğer rahatsızlığının veya kolestrol yüksekliğinin belirtisi olabilir
Karaciğer hastalarında da ilk belirtiler gözde ortaya çıkar. Gözün dış tarafındaki şeffaf kısmında ancak göz doktorunun anlayabileceği sarı bir halka ve birikimler oluşur. Hatta, kimi zaman kolesterolü yüksek olan kişilerin göz kapaklarında oluşan sarı birikimler de dışarıdan da görülecek duruma gelir. Gözün üst ve alt kapağında sarı plakalar, hatta çıkıntılar oluşabilir.
Gözlerinizin sabahları şiş olması gizli kalp hastalığının habercisi olabilir
Kalp hastalığının ilk belirtisi gözlerdeki sabah şişkinliği olabilir. Uykudayken baş kalp hizasına gelir ve ödem en fazla göz kapaklarında birikir. Bu tip hastalıklarda kişi sabahları gözleri şiş olarak uyanır. Gün yarılandığında gözlerdeki şişlikler azalır, ancak bu tip şikayetler kişide gizli kalp hastalığının habercisi olabilir.
Yaz aylarında göz sağlığı ile ilgili nelere dikkat edilmelidir?
Yaz aylarında bastıran sıcaklarla birlikte sağlık konusunda da dikkat edilmesi gereken bir çok husus ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de elbette göz sağlığı. Peki yaz aylarında göz sağlığı ile ilgili nelere dikkat etmek gerekiyor? İşte dikkat edilmesi gerekenler:
Yazın özellikle alerjik göz hastalıklarında bir artış izlenilir. Ayrıca konjunktivit, göz nezlesi bu aylarda daha sık görülür. Bunun yanında katarakt gelişimi ve sarı nokta hastalığının oluşumunda da güneş ışığı etkilidir. Halk arasınsa gözde büyüyen et oluşumu olarak bilinen pterygium hastalığının oluşumu da güneş ışığı tarafından tetiklenir
Yazın görülen göz enfeksiyonları için genelde bu mevsimde görülen kuru sıcak, tozlu havalar enfeksiyona meyil oluştururken yeterli hijyen sağlanmayan havuzlar da enfeksiyon kaynağıdır. Gözlerde kızarıklık, çapaklanma ve kaşıntı ile kendini gösterir. Bu hastalıklardan korunmak için serinlemek için girilen havuzlarda hijyene dikkat etmek, kaliteli bir havuz gözlüğü kulanmak ve kuru , tozlu ortamlardan uzak durmak gerekir.
Alerjik konjuntivit bu aylarada artar çünkü güneş ve tozlu, polenli ortam buna müsait bir zemin oluşturur. Bu nedenle alerjik kişiler bu tür ortamlardan uzak durmaları gerekir.
Yaz aylarında önemli olan diğer bir faktör güneşin zararlı ultraviyole ışınlarının daha yoğun olarak dünyaya ulaşmasıdır .Ultraviyolenin zararlı etkilerinden korunmak için öncelikle güneş ışınlarının en dik geldiği zamanlarda dışarı çıkmamak gerekir. Ayrıca Ultraviyole filtreli güneş gözlükleri de bu korunma için çok önemlidir. Güneş gözlüğü seçimi önemlidir.Normalde karanlık ortamlarda göz bebeklerimiz büyür ve böylece daha çok ışık göz bebeklerimizden içeri girer. Eğer % 100 ultraviyole koruyuculuğu olmayan kalitesiz gözlükler kullanılırsa oluşan karanlık ortamda büyümüş olan göz bebeklerimizden daha fazla zararlı güneş ışını gözümüze ulaşacak ve bu durum ileriki yıllarda daha çabuk katarakt gelişimi, sarı nokta hastalığının artışı şeklinde kendini gösterecektir. Bu nedenle alacağınız gözlükler kesinlikle %100 UV koruma sertifikalı olmalı ve kaliteli cam taşımalıdır.
Çocuklar yetişkinlere göre güneşin zararlı ışınlarına karşı daha hassastır, bu nedenle yaz aylarında çocuklarımızı güneşin zararlı etkilerinden korunmak için %100 uv filtreli katiteli, güneş gözlüğü takmalı,ayrıca mümkün olduğunca çocuklar güneş ışığının dik geldiği saatlerde dışarı çıkarılmamalıdır.
Sebze ve Meyvelerin Göz Sağlığına Faydaları. Önem Taşıyan Vitamin ve Mineraller
Kalıtımla geçen veya mikrobik bir hastalık olmadıkça, aile içi evlilik, kaza ya da mekanik nedenler oluşmadıkça, göz sağlığımızı yediğimiz besinlere dikkat ederek de koruyabiliriz.
Göz hastalıkları kalıtım veya mikrobik yollarla geçebilir, çeşitli kazalar ya da yaşlanma gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Geri kalmış ülkelerde trahom gibi mikrobik yollarla bulaşan hastalıklar, A vitamini eksikliği ve beslenme bozukluğu da körlüğe yol açan diğer nedenlerdendir.
Şişman veya obez olmak da göz sağlığını olumsuz olarak etkilemekte ve yaşa bağlı makular dejenerasyon riskini arttırmaktadır. Harvard Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırmalarda kilolu kişilerde oluşabilen bu göz problemlerinin göz sağlığını etkileyen vitamin ve minerallerin depolanma veya kullanım sorunları nedeniyle oluşabileceği belirlenmiştir.
A vitaminin göz sağlığı için yararları ve kseroftalmi, gece körlüğü gibi durumların önlenmesinde etkili olabildiği eskiden beri bilinmektedir. Göz sağlığımızı sadece havuç ve A vitamini ile korumamız da mümkün değil. Bilhassa yaşlanma ile ortaya çıkan katarakt ve makular dejenerasyon (AMD) gibi görme sorunlarının önlenmesinde vitaminler, mineraller (A, C, E, ÇİNKO, beta karoten, lutein ve zeksanthin, omega 3 ve 6) ve bazı bitkisel ürünlerin rolü düşündüğünüzden de fazla. Doğru beslenmenin gözümüzü yukarıda saydığımız birçok hastalığa karşı koruyacağı veya hastalıkları yavaşlatılabileceği araştırmalar sonucunda kanıtlanıyor.
Makula (sarı nokta), keskin görmeden sorumlu retina tabakasının ortasında bulunan çok küçük bir alanı kapsar. Karşıya baktığımızda kornea ve lens tarafından ışık makulaya odaklanır. Makular dejenerasyon, bu sarı noktanın hasarlanması sonucu ortaya çıkar.
Göz Sağlığınız İçin Günlük Alınması Gereken Dozlar
Vitamin C: Erkek için 90 mg, kadın için 75 mg, (+35 mg sigara içenler için).
Vitamin E: 22 IU (15 mg) naturel, 33 IU (30 mg) sentetik
Lutein ve Zeaxanthin: 1.7 mg
Beta-karoten: 1.9 mg
Çinko: Erkek için 11 mg, kadın için 8 mg.
C VİTAMİNİ
Vücut ve göz sağlığı için gerekli bir essansiyel suda eriyen vitamin olan C Vitamini’nin çok güçlü bir antioksidant olarak görevleri vardır. Özellikle katarakt ve makuler dejenerasyon hastalıklarının tedavisinde önemli bir faktördür.
Besinlerdeki C Vitamini Miktarları:
Papaya (1 diliminde 188 mg)
Portakal suyu (160 cc’de=1 normal su bardağında 93 mg)
Çilek (8 tanede 84 mg)
Greyfurt suyu (160 cc’de 70 mg)
Mango (1 dilimde 57 mg)
Çiğ yeşil biber (1/2 kasede 45 mg)
Brokoli çiğ (1/2 kasede 41 mg)
Çiğ karnabahar (1/2 kasede 23 mg)
Domates (1 tane orta boyda 23 mg)
E VİTAMİNİ
Yağda eriyen bir vitamin olan E Vitamini, çok güçlü bir antioksidandır. Kronik göz hastalıklarından korunmak için büyük önem taşır.
Besinlerdeki E Vitamini Miktarları mg/(IU)
Badem (30 gramında 5.0\ (7.5)
Ayçiçek yağı (1 yemek kaşığında 3.1\ (4.7)
Mısır yağı (1 çorba kaşığında 1.9\ (2.9)
Fıstık (30 gramında 1.3 (2.1)
A VİTAMİNİ
A Vitamini (beta karoten), lutein ve zeukszantin gibi besinlerin içinde doğal olarak bulunur. Güçlü bir antioksidandır ve göz sağlığı için büyük önem taşır. Yeterli miktarda tüketildiğinde gece körlüğü, makuler dejenerasyon ve katarakt oluşumunu geciktirir.
Besinlerdeki Beta Karoten Miktarları mg/(IU)
1 orta boy havuç 12.1 (20,250)
Çiğ mango (1 tanesinde 4.8 (8,050)
Pişmiş ıspanak (1/2 kasee 4.4 (7,370)
Kayısı (1/2 kasede 1.2 (2,055)
Donmuş brokoli (1/2 kasede 1.0 (1,740)
LUTEIN VE ZEAKSANTHIN
Son yıllarda Lutein ve Zeaksanthin’in yaşa bağlı göz hastalıklarının gelişmesindeki koruyucu rolü üzerine yapılan bilimsel çalışmalar dikkat çekmektedir. Bu iki bileşiğin göz dokusunda yer alan karotenoitler olması ve antioksidan etkileri göz sağlığı açısından önemini arttırmaktadır. Bu nedenle Lutein ve Zeaksantin’in yaşlı hastalarda katarakt ve makular dejenerasyon gelişiminin önlenmesinde yararlı olabileceği düşünülmektedir. Lutein ve Zeaksanthin hakkındaki bilimsel çalışmalar henüz tam olarak sonuçlanabilmiş değildir, ancak ön bulgular olumludur.
Besinlerdeki Lutein Miktarları(mg):
Pişmiş ıspanak (1 kasede 13.3)
Lahana, (1 kasede 10.2)
Pişmiş brokoli (1 kasede 3.4)
Pişmiş bezelye (1 kasede 3.2)
Çiğ ıspanak (1 kasede 1.8)
Doğranmış yeşil biber (1 kasede 0.9 )
Besinlerdeki Zeuksanthin Miktarları(mg)
Portakal (1 kasede 1.5)
Dondurulmuş \ pişmiş mısır (1 kasede 0.7)
Pişmiş ıspanak (1 kasede 0.4)
Çiğ ıspanak (1 kasede 0.1)
Mandalina (1 tanede 0.1)
ÇİNKO
Çinko vücut fonksiyonları için gerekli bir mineraldir. Özellikle göz sağlığı üzerinde önemli fonksiyonları bulunur.
Besinlerdeki çinko miktarları (mg):
Karides 6 tane 76.0
Biftek, 90 gr 4.8
Tavuk budu 1 tane 2.7
Düşük yağlı yoğurt 1 kase1.6
Karışık kuruyemiş 1 kase 1.1
Süt 1 kase 0
B2 VITAMINI (Riboflavin):
Enerji üretimi, cilt-saç- tırnak ve göz sağlığı için önemli, deri ve göz sağlığı için gerekli bir B grubu vitaminidir. B2 vitamini yetersiz alındığında gözlerde kaşınma, ışığa karşı hassasiyet, ağız ve dilde yaralar oluşur. Özellikle yoğurdun yeşil suyunda çok bulunur. Ayrıca sütte ve peynir suyunda da bulunmaktadır.
OMEGA 3 VE OMEGA 6 YAĞ ASİTLERİ:
Beyin sinirleri ve göz sinirleri gelişiminde büyük önem taşır. Göz kuruluğunu azalttığı yapılan araştırmalarda belirlenmiştir. Balık, ceviz ve keten tohumu önemli omega 3 kaynaklarıdır. Mısırözü, soya ve ayçiçeği yağında ise Omega 6 bulunur.
GÖZ SAĞLIĞI İÇİN HANGİ GIDALARI TÜKETELİM?
- Kayısı, havuç, mango, şeftali, yumurta ve ciğer, göz yüzeyinin nemli kalmasını sağlayarak, gözü, göze giren yabancı maddelerden arındırıyor. Göz kapaklarını besleyerek, göz kızarıklığını ve iltihaplanma riskini azaltıyor, güneş ışınlarına karşı korunma sağlıyor.
- Kiraz, üzüm, çilek, yeşil çay uzun çalışma saatleri nedeniyle oluşan gözlerdeki gerginliği azaltıyor. Gözdeki kan damarlarını besleyerek, gözlerin canlı ve parlak olmasını sağlıyor. İleride katarakt olma riski de, yine bu meyveleri tüketerek azaltılabiliyor.
- Sarı dolmalık biber, muz, mandalina, portakal ve üzüm, içeriklerindeki lutein ve zeuksanthin aracılığı ile retinayı koruyor. Aynı zamanda göz etrafında oluşan ince çizgileri azaltıyor.
- Ayçiçeği, susam, avokado, fındık ve badem, göz kapaklarını besleyerek, gözlerin şiş veya kırmızı görünmesini engelliyor. Gözlere kan oturmasını önlemesinin yanı sıra, göz ağrılarını azaltıyor. Özellikle içeriğindeki E vitamini makuler dejenerasyonu önlüyor
- Sarmısak, pırasa, çilek, yeşil çay, gözün bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Gözde arpacık çıkma riskini azaltırken göz ağrısına, sulanmasına ve kızarmasına engel oluyor.
- Kepekli makarna, tam buğday ekmeği, gözdeki damarları koruyor. Ayrıca vücudun stresle daha kolay baş etmesine yardımcı olarak, göz etrafında oluşabilecek çizgileri azaltıyor.
- Papatya çayı, süt, yoğurt, muz, göz etrafında oluşan halkalara ve göz torbalarına iyi geliyor. Göz ağrılarını, kızarıklıklarını ve çizgilerin oluşumunu azaltıyor.
- Havuç, şeftali gibi besinlerde bulunan beta karoten geceleyin daha iyi görmeyi sağlıyor.
Göz Hastalıkları Konusunda Daha Detaylı Bilgi Edinmek İsterseniz Tıklayın
Refraksiyon nedir?
Kelime olarak “kırılma” anlamına gelir. Fizik prensip olarak, ışığın bir ortamdan diğerine geçişte açısını değiştirmesi ve hızında değişiklik olması anlamında kullanılır. Göz Hastalıkları yönünden ise gözün kırma kusurunun tespiti için yapılan muayeneye verilen isimdir. Göz hekimlerinin en sık yaptığı işlem olan refraksiyon bu özelliğiyle temel oftalmolojik muayenelerin başında gelir.
Kırma kusuru nedir?
Gözde kırma kusurunun bulunmama haline “emetropi” denir ve bu durumda uzaktaki bir nesneden göze paralel olarak gelen ışınlar retina (gözün ağ tabakası) üzerinde odaklanır. Kırma kusurunun olduğu hale ise “ametropi” denir. Kırma kusurları 3 başlık altında incelenir:
1. Miyopi: Farklı nedenlere bağlı olarak ışınların retinanın önünde odaklanması halidir. En sık nedeni gözün normalden uzun olmasıdır.
2. Hipermetropi: Hipermetrop gözde ışınlar retinanın gerisinde odaklanır. Gözün normalden kısa olması en önemli nedendir.
3. Astigmatizma: Korneanın (gözün ön kısmındaki saydam tabaka) veya lensin (göz içindeki mercek) kırıcılıklarının her açıda aynı olmamasına bağlı olarak noktasal bir ışık kaynağından gelen ışınların bir nokta halinde retinaya odaklanamamasıdır.
Miyopi nedir?
Miyopi gözlerin yakındaki cisimleri net olarak gördüğü ama uzaktaki cisimleri net olarak göremediği bir durumdur. Miyopi kelimesi Latince “kapalı göz” kelimesinden gelir çünkü miyop kişiler uzağı daha iyi görmek için gözlerini kısarlar.
Miyopi sıklıkla kalıtımsaldır ve 8-12 yaşlarında çocuklarda ortaya çıkar. Gençlik yıllarında vücut büyüdükçe miyopi de artar ve erişkin yaşta belli bir seviyede kalır. Miyopiyi etkileyen en önemli faktör kalıtım yani ailede miyop bulunmasıdır.Aşırı okuma, gözleri az ışıkta kullanma ya da beslenme yetersizliği miyopiye sebep olabilir
Miyopinin sebebi genellikle gözün oval oluşudur ve göz merceğinin uzaktaki cisimlerden gelen ışınları retina üzerinde odaklaştırmaya yetecek derecede şeklini değiştirmesi imkansızdır. Nadiren miyopinin sebebi korneanın şeklinde bir değişiklik ya da göz merceğinin şeklinde bir değişikliktir.
Hemen hemen bütün miyoplarda vücudun büyümesiyle artan basit miyopi vardır. Miyopi artsa bile bu normal büyümenin sonucudur.Ergenlik çağında çocuğun vücudu büyüdükçe gözün uzunluğu da değişir ve 6 ayda bir yeni gözlük gerekebilir.Bu tıpkı büyüyen ayaklara uygun büyük ayakkabı almaya benzer.Miyopi bir kaç yıl hızla ilerler,daha sonra çok az değişir.Yirmi yaşlarında meydana gelen erişkin tipi miyopi de vardır ama genellikle 20-40yaş arasında çok az değişiklik olur.
Hipermetropi nedir?
Göz küresi genellikle normalden daha kısadır ( miyopinin tersi, miyopide göz uzundur.) Bu kısalık göz merceğinin yakındaki cisimlerden gelen ışınları retina üzerinde odaklaştırmasını güçleştirir.Nadiren korneanın düzlüğü ya da göz merceğinin incelmesi de hipermetropiye neden olabilir.
Normalde bütün çocuklar orta derecede hipermetropturlar. Gençlik yıllarında bu giderek azalır.Bebeğin küçük ve hipermetrop olan gözü büyüyüp uzadıkça hipermetropi azalır. Hipermetrop olan küçük çocuklar genellikle hem uzağı hem yakını iyi görürler. Çünkü göz merceğinin odaklama yeteneği gözün kısalığını karşılamaya yetecek kadar kuvvetlidir. Hipermetropi çocuklarda şaşılıkla birlikte olabilir, çünkü göz kasları yakını görmek için kuvvetle kasılmak zorundadır. Çocuklarda başağrısı ve okumaya karşı ilgisizlik gibi görme dışı belirtiler hipermetropi için uyarıcı işaretlerdir. Miyopi gibi hipermetropi de kalıtımsaldır.
Astigmatizma nedir?
Astigmatizmanın nedeni genellikle korneanın düzensizliği ya da çarpıklığıdır. Normal görme için kornea düzgün ve her yönde eşit eğimde olmalıdır. Astigmatizmada korneanın eğimi bir yönde daha fazladır. Başka bir deyimle kornea basketbol topundan çok amerikan futbol topuna benzer.Astigmatizmada görüntü yüzeyi dalgalı aynada ya da sirklerdeki çok uzun,çok şişman ya da zayıf gösteren aynalardaki görüntüye benzer. Astigmatizma kalıtımsaldır. Doğumda olabilir ve genellikle hayat boyu değişmeden kalır. Düşük derecede astigmatizma çok sık görülür ve genellikle düzeltilmesi gerekmez.
Presbiyopi nedir?
İnsanlar yaşlandıkça,yakındaki nesneleri görmeleri güçleşir,okuma ve yakın çalışma için gözlük kullanmaları gerekir.Bu duruma presbiyopi (yaşlı göz) denir.
40 yaşına gelindiğinde gözün merceği esnekliğini kaybeder ve yakındaki cisimler üzerinde odaklanamaz. Presbiyopi orta yaşın kaçınılmaz bir değişikliğidir. Genellikle okuma gözlükleriyle düzeltilir. İlerlemesini azaltmak için herhangi bir diyet ya da egzersiz gibi bir tedavisi yoktur. Miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi bir refraksiyon kusuru olan presbiyop hastalara bifokal ya da multifokal camlar verilebilir.
Ambliyopi – Göz tembelliği nedir ?
Çocukluk döneminde, kayma olmadan her iki gözden net görüntü algılandığında normal görme gelişimi sağlanmış olur. Kayma gibi gelişmenin olumsuz olarak etkilendiği koşullarda ise göz tembelliği veya görmede azalma gelişir. Şaşılığı olan çocukların yarısında göz tembelliği gelişir. Erken teşhis edildiğinde yani hayatın ilk 8-9 yıllık döneminde tedavisi mümkündür, iyi gören gözün kapatılması ile görme seviyesi arttırılabilir. Ancak görme için gelişme döneminin tamamlandığı 9 yaş sonrası tedavi başarısı oldukça düşüktür, yani ne kadar erken teşhis edilirse tedavi başarısı o denli yüksek olacaktır. Göz tembelliği ilerleyici bir hastalık değildir, yani görme tamamen kaybedilmez.
Ambliyopide sıklıkla tek göz etkilenir, yaklaşık olarak her 100 kişiden 4`ünde göz tembelliği vardır. Göz tembelliğinin teşhisi ve erken tedavisi için her çocuk 3 yaşına dek göz muayenesi olmalıdır. Halk arasında yaygın olarak kabul edilen yenidoğan bebeğin göremediği yolundaki görüşün aksine yenidoğan döneminde bebekler görebilir ancak erişkinlerin görme seviyesinde değildir ve ancak 1.5-2 yaşında erişkin seviyesine ulaşır. Gözlerin kullanılması ile gelişim sağlanır bu nedenle çocukluk döneminde görme sistemi esnektir ve gözlerin kullanılmasına göre şekillenir. Fakat şaşılık, iki gözde farklı derecelerde olan gözlük ihtiyacı yada bir gözdeki görüntünün oluşmasını engelleyen katarakt, göz kapağı düşüklüğü gibi bir engel varlığında tembellik gelişir. Yani görme potansiyeli olmasına karşın görme sistemi normal gelişimini sağlayamaz. Özellikle şaşılığın olmadığı ve çoğunlukla farklı ve yüksek gözlük ihtiyacının olduğu olgularda ailenin farketmesi gecikebileceğinden ambliyopi tanısı gecikebilir. Bebeklik döneminde yani çocuğun konuşamadığı dönemde de gözlük ihtiyacı ve şaşılık tesbit edilebilir. Ayrıca göz tembelliği dışında görme azalmasına neden olabilecek katarakt, iltihaplanma, tümör veya diğer göz hastalıkları da saptanabilir.
Göz tembelliğinin tedavisi için eşlik eden şaşılık, gözlük ihtiyacı veya katarakt gibi hastalıklar tedavi edildikten sonra az gören gözün kullanılmasını zorlamak için iyi gören göze kapama yapılır. Eğer çocuk kapama yapmaya çok direnç gösteriyorsa göz damlaları veya özel çalışma sistemleri kullanılabilir,ancak en etkili tedavi yöntemi kapamadır. Göz tembelliği tedavi edilmediği takdirde ilerleme göstermez ancak gelişme dönemi sonrası tedavisi mümkün değildir ve her iki gözün birarada kullanılması ve derinlik hissi algılamasında zorluğa neden olur, polislik, pilotluk gibi meslek seçiminde engel teşkil eder.
– Her iki gözde eşit ve iyi görme hayatın erken gelişme döneminde gözlerin normal kullanılabilmesi ile sağlanır. Hayatın ilk 9 yılında bu normal gelişim sağlanamazsa tembellik gelişir.
– Göz tembelliği nadiren şikayete neden olur bu nedenle ilk 3 yılda yapılacak göz kontrolu teşhis ve tedavi için büyük önem taşımaktadır. İlk muayene icin ideal zaman 1 yaş civaridir.
– Göz tembelliğine neden olan en önemli hastalıklar şaşılık, kırma kusuru ve katarakt gibi hastalıklardır.
– Erken teşhis, kontrol takipleri ve ailenin de durumun önemini kavrayarak yapacakları kapama tedavisi tedavinin temelini oluşturur.
– Yakından okumak ya da televizyon seyretmek gözleri bozar mı? Bu doğru değildir, çocukların kol mesafeleri daha kısa olduğundan ve yakına uyum kapasiteleri de yüksek olduğundan okumak için yakında tutarlar. Televizyon içinde TVden gelen düşük miktardaki radyasyonun dışında gözleri bozacak olumsuz etki yoktur. Ancak yakından TV seyretmek eşlik eden kırma kusuruna bağlı olabileceğinden bir göz hekimi tarafından görülmelidir.
– Benzer şekilde düşük aydınlatmanında gözleri bozacağı yönünde yanlış inanış mevcut ancak bu da doğru değildir. Değişen mesafelere görmenin ayarlanabilmesi gibi değişen ışık koşullarınada gözümüz uyum gösterebilir. Hatta albinizm, lens veya kornea opasiteleri gibi durumlarda düşük aydınlatma daha rahat okumayı sağlayabilir.
– Gözlük takmak gözleri zayıflatarak gözlük ihtiyacını arttırmaz veya numaranın artmasına neden olmaz. Tam terside geçerlidir ve gözlük takmak gözlük numarasını azaltmaz.
Keratokonus nedir?
Gözümüzün saat camı olarak nitelendirilen en dıştaki saydam tabakasının öne doğru bombeleşmesi ile karakterize genetik olduğu düşünülen bir hastalıktır. Uzun süreli olarak aşırı derecede gözün ovulmasının ve kaşınmasının hastalığın çıkışında ve ilerlemesinde bir risk faktörü olduğu ileri sürülmektedir. Tedavisi gözlük, kontakt lens veya ileri evrelerde göz nakli ile mümkündür.
Kuru Göz nedir ?
Kuru göz, gözyaşının yetersizliği durumudur. Göz çevresindeki gözyaşı bezleri tarafından salgılanan, ve göz kapaklarının kırpılması ile göz yüzeyine yayılan gözyaşı, yine gözkırpma ile gözkapaklarındaki küçük kanalcıklar (punktumlar) ve daha sonra nasolakrimal kanal yardımıyla burun içine yönlenerek gözü terkeder.
Gözyaşı tabakası, hemen göz üzerine yayılan bir mukus tabaka, ortada sulu (aköz) tabaka, ve en dışta yağlı (lipid) tabakalardan oluşur. Bu üç tabakadan herhangi birinin eksikliği veya bozukluğu, kuru göz şikayet ve bulgularının ortaya çıkmasına neden olur.
Kuru Göz hastalarının şikayetleri nelerdir?
Kuru göz hastaları gözlerde kuruluk hissi, yanma, batma, yabancı cisim hissi, kızarıklık, rüzgar veya sigara dumanından rahatsızlık, göz çevresinde mukus iplikçiklerin oluşması, ve/veya kontakt lens kullanmakta zorluk şikayetleri ile doktora başvururlar. Bu hastalar, zaman zaman kuruluğa bağlı irritasyon ile paradoksik sulanmadan da şikayet edebilir.
Kuru Göz nedenleri nelerdir?
Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda, ilerleyen yaşla birlikte azalır. Ancak, kuru göz, özellikle menapoz sonrası kadınlarda sık görülür. Bunun dışında, idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, anti-allerjik, anti-depresan ilaçlar, uyku ilaçları ve alkol göz kuruluğuna neden olabilir.
Ciddi kuru göz, ağız kuruluğu ile birlikte giden Sjögren Sendromu ile birlikte olabilir. Bu durumda, hastalarda, sıklıkla eklem romatizması olmak üzere, tüm vücut sistemlerini tutan bir immün disfonksiyon veya bağ dokusu hastalığı mevcuttur. Sjögren sendromu, genellikle 50 yaş civarında kadınlarda görülür.
Yukarıdakilerin dışında kimyasal yanıklar, cerrahiler ve burada detaylandırılmayacak başka birtakım hastalıklarda da kuru göz görülebilir.
Kuru Göz tanısı nasıl konulur?
Göz doktoru tarafından yapılan basit bir göz muayenesi ile kuru göz tanısı kolayca konulabilir. Hastanın öyküsü de tanıya çok yardımcıdır. Bunun dışında, gözyaşının özel boyalarla boyanması veya `gözyaşı şeritleri` ile gözyaşı miktarının tayini de tanıda kullanılabilecek basit testlerdir.
Kuru Göz nasıl tedavi edilir?
Gözü nemli tutabilmek için, gözyaşının yerini tutan birçok yapay gözyaşı damlası ve jeli bulunmaktadır. Yapay gözyaşını günde 4-5 kereden daha sık kullanma ihtiyacını hisseden hastalar için koruyucu madde içermeyen, tek kullanımlık yapay gözyaşı preparatları da bulunmaktadır. Bu tek kullanımlık damla ve jeller, hastalar tarafından,
Gün boyu, arzu edildikleri sıklıkta kullanılabilmektedirler.
Kuru gözde diğer bir yaklaşım, mevcut gözyaşının korunmasıdır. Gözlük kenarları kapatılabilir veya yüzücü gözlükleri kullanılabilir. Kuru göz hastaları özellikle geceleri uyudukları odanın nemlendirici cihazlarla nemlendirilmesinden de fayda görürler. Yine mevcut gözyaşını korumak amacıyla, gözyaşını gözden uzaklaştıran küçük kanalcıklar, göz doktoru tarafından, basit bir işlemle, geçici veya kalıcı olarak kapatılabilir.
Yukarıdakilerin dışında gözyaşı yapımını arttıran birtakım ilaçlar da mevcuttur. Ancak, aynı zamanda salya yapımını da arttıran ve terleme, bulantı, kalp çarpıntısı gibi yan etkileri olabilen bu ilaçlar ancak doktor denetimi altında kullanılabilirler.
Esasen bir immün düzenleyici ilaç olan Siklosporin, son zamanlarda kuru göz tedavisinde uygulanan en yeni ilaçlardan biridir. Suspansiyon formunda göze damlatılabilen bu ilacın, majör gözyaşı bezinin inflamasyonunu azaltarak gözyaşı yapımını artttırdığı bildirilmektedir.
Şeker hastalığı gözü nasıl etkiler? (Diabetik Retinopati)
Şeker hastalığı,pankreas dokusundan salgılanan insülin hormonunun eksikliğine veya etkisizliğine bağlı kan şekerinin yükselmesine sebebiyet verdiği gibi, aynı zamanda bir küçük damar hastalığıdır.Tip1 diabet genelde 30 yaşından önce başlar insülin eksikliği mevcuttur.İnsülin enjeksiyonları gerekir.Tip2 diabet genelde 40 yaşından sonra görülür,vücutta insülin eksik veya kullanımında bozukluk vardır.Diet,ağızdan alınan antidiabetik ilaçlar ve bazı hastalarda insülin enjeksiyonları gerektirir.Diabetik retinopati, şekere hastalığına bağlı olarak gözün arka bölümünde ışığa hassas bir doku olan retina tabakasının(ağ tabaka) damarlarının etkilenmesi ile ortaya çıkan ve körlüğe sebebiyet veren bir durum olup, diabetin tek tedavi edilebilir komplikasyonudur.Genelde iki göz de etkilenir.Hastalığın başlangıcında hastanın hiç şikayeti olmayabilir, bulgular zamanla ortaya çıkar.Hafif veya ağır, ancak muayene edilen diabetli bir hastada retinopatinin görülme oranı %40-45 civarındadır.Bu oran hastalığın süresi ile artış gösterebilir. Erken safhada yakalanan hastaların tedavileri mümkündür. Bu sebeple hastaların hiç bir şikayeti olmasa da yılda 1 kez retina muayeneleri olması gerekir. Buluğ çağı,gebelik,katarakt ameliyatı,insüline yeni geçiş gibi dönemlerde muayene sıklaştırılmalıdır.Diabetin sıkı kontrolü, gerektiğinde insüline geçiş, kan lipid ve kolesterolünün ve diğer dahili problemlerin kontrol altına alınması,sigarayı bırakmak hastalığın ilerlemesini yavaşlatır,ancak durdurmaz.Bu sebeple kan şeker düzeyleri çok iyi kontrol edilse bile,retina muayeneleri ihmal edilmemelidir.Şeker hastalarında kan şekerinin hızlı değişiklikleri ile geçici görme bulanıklıkları da gelişebilir.Katarakt oluşumu da normal topluma göre daha sıktır.Görme sinirinin küçük damarlarının tıkanması nadir görülen bir durum olup,optik nöropati adını alır.Bu yazıda diabetik retinopati üzerinde durulacaktır.
Diabetik retinopatinin evreleri nelerdir?
1-Zemin diabetik retinopati:Ağ tabaka damarlarının tıkanması ve duvarlarının bozulması ile küçük damar genişlemeleri(mikroanevrizma),kan elemanlarının retinaya sızması ile küçük retina içi kanamalar,sert eksuda adı verilen sarı birikintiler görülür.Retinanın makula adı verilen en hassas bölgesi etkilenmedikçe görme yakınması olmaz(Resim1)
2-Makulopati:Zamanla makula bölgesi damarları etkilenince,bu bölgedeki damarların zedelenmesi ile, beslenme bozukluğu(iskemi),sıvı sızması(ödem),ve bu bölgeye yerleşen kanama ve eksudalar görmeyi etkiler.Hasta bulanık ve az görmeden yakınmaya başlar.
3-Proliferatif diabetik retinopati:Diğer bulgulardan daha az görülür.Beslenme bozukluğuna(iskemi) cevap olarak retina bazı sinyaller ve kimyasal maddeler oluşturur ve istenmeyen yerlerde yeni damarlar gelişir.Bu yeni damarlar göz içine yoğun kanamaya(vitreus hemorajisi),etraflarında gelişen ve gözün içini dolduran yumurta akı kıvamındaki jele(vitreus) doğru uzanan bantların yaptığı çekinti ile retinanın yerinden kabarmasına(dekolman),göz tansiyonunun yükselmesine(glokom) sebebiyet verir.Bu gelişmeler ise körlükle sonuçlanır.
Retina anjiografisi nedir,nasıl uygulanır?
Retina anjiografisi,flöresein adı verilen bir boyanın 5cc kadar kol toplardamarlarından birine verilmesi, 8-10 saniye içinde göze ulaşan boyanın gösterdiği retina damarsal sisteminin fotoğraflanması esasına dayanır.Retina hastalıklarının tanısı ve tedavi edilecek bölgelerin gösterilmesinde kullanılmaktadır.Damarları açma özelliği yoktur.Radyoopak madde kullanılmaz.İşlem sırasında bazı hastalarda geçici bulantı olabilir.İşlemden sonra 2 gün kadar hastanın cilt rengi sararır, idrar rengi koyulaşır.Çok nadir olarak boya allerji yapabilir.Ağır karaciğer ve böbrek hastalarında, hamilelerde kullanımı önerilmez.(Resim3)
Nasıl tedavi ediyoruz?Laser ışık koagülasyonu nasıl uygulanır?
Hastanın yakınması olmadan göz hekimine başvurması çok önemlidir.Erken evrede LASER ışık koagülasyonu ile,tedavi edilen hastaların %80-90 civarındaki bir gurubunda körlüğü engellemek mümkündür.Tedavinin etkinliği ve yöntemleri, yaklaşık 40 yıllık çalışmalarla ortaya konulmuştur.Tedavide, artık yerleşmiş olan bu prensipleri uyguluyoruz.Tedavi için gözün üzerine bir kontakt lens yerleştirilir.Laser ışığı bu lens vasıtası ile tedavi edilecek bölgelere ulaştırılarak yanıklar oluşturur.İşlem genelde tolere edilebilir,ancak bazı durumlarda ağrı duyulabilir.Bu sebeple ağrı kesici bir tablet alınması uygundur.LASER tedavisinin amacı, görmeyi hastanın başvurduğu düzeyde tutmaya çalışmaktır.Ancak işlemden sonra bir miktar görme azalması olabilirse de,ileride görülecek daha şiddetli görme azlığının engellenmesi açısından bu kabul edilebilir.İşlemden hemen sonra görme yakınmaları artabilir, ancak bir süre sonra eski düzeye döner.Laserin uygulandığı bölgeye göre merkezi veyaçevresel görme,karanlık-aydınlık uyumunda,renk görmede etkilenmeler gelişebilir.Laser tedavisi tıkanmış olan küçük damarları açamaz, sadece sızıntı(ödem) bölgelerine ve yeni gelişen damarlara etki edebilir.
Laserin başarısı,hastanın erken başvurusu ile doğru orantılıdır.
Vitrektomi ameliyatı nedir?
Tedavi için geç kalmış ve bazen laser tedavisine rağmen ilerleme gösteren hastalarda,gözün içine 1 mm den ince özel alelerle girilerek uygulanan bir cerrahidir.Çoğunlukla proliferatif safhanın komplikasyonları sebebi ile uygulanır.Göz içi sıvısı(vitreus) içindeki kanamaların ve çekinti yapan bantların temizlenmesi ve retinanın tekrar eski anatomik yapısına kavuşması hedeflenir.Temizlenen göz içi sıvısı yerine seum fizyolojik veya başka bir sıvı ile göz içi doldurulur.Bu tedavi için de bir süre olup, başarısı yine zamanlamaya bağlıdır.Ameliyatın anatomik başarısı,belirlenen bu hedeflere ulaşmaktır,fonksiyonel başarıya,yani erişilecek görme düzeyine gelince bir sinir dokusu olan ve yenilenmeyen retinada elde edilebilecek görme düzeyi ancak ameliyattan sonra belirlenebilir.Ameliyat sırasında gözün içine hava,gaz,silikon gibi TAMPON MADDELER verilmesi gerekebilir.Bu maddeler içinde silikonun tekrar geri alınması söz konusudur.Diğerleri kendiliklerinden emilir.Ameliyatın en sık görülen yan etkisi katarakt gelişimini hızlandırmasıdır.yeniden kanama da gelişebilir.Bu gibi durumlarda yeniden cerrahi gerekebilir.
Yeni gelişmeler
Usulüne uygun ve doğru zamanlanmış yukarıda bahsedilen tedaviler ve hastanın dahili problemlerinin kontrole alınması ile, diabetik retinopati sebebi ile gelişen körlük oranları %5 e düşmüştür.Ancak en keskin gören nokta olan makula bölgesindeki sıvı birikimi(ödem) ve eksudalarda görmeyi daha iyi korumak için çalışmalara devam edilmektedir.Bu amaçla, tartışmalı olmakla beraber, göz içine dışarıdan kortikosteroid enjeksiyonları denenmektedir.Bu tedavilerin bir süresi olduğundan enjeksiyonların tekrarı gerekebilir.Yan etkileri en sık göz içi basıncının yükselebilmesi(her hastada yükselmez),katarakt,nadiren enfeksiyondur.Retinanın yeni damar oluşturan sinyalleri ortaya çıkarmaması ve damar sağlamlığını koruması için de, bu işlemde rolü olan bir faktöre karşı geliştirilen anti VEGF adını alan bir gurup yeni ilacın göz içine verilmesi ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır.Ayrıca ağızdan alınan bazı ilaçlarla bu sinyalleri engellemek için yapılan çalışmalar da vardır.Tüm bu çalışmaların amacı, görmeyi daha iyi hale getirmektir.
Gözü sağlam olanlar için “Dinlendirici Gözlük” var mıdır?
Hayır. Gözlük bir kırılma kusuru olanlar için yardımcı bir araçtır. Bu açıdan sağlıklı olan, yani kırılma kusuru bulunmayanları dinlendiren bir gözlük yoktur. Nasıl koltuk değneği yalnızca ayak veya bacaklarında sorunu olan biri için yardımcı iken, sağlıklı biri için hiç bir yardımı yoksa, gözü sağlıklı biri için de numaralı gözlük yardımcı bir araç sayılmaz, yarar sağlamaz.
Çocuklarda göz muayenesi ne zaman yapılmalıdır?
Çocuklarda göz muayenesi yeni doğan döneminden başlayarak yapılmalıdır. İlk muayene yeni doğan odasında deneyimli bir hemşire veya çocuk doktoru tarafından yapılır. Bu muayenede en önemli bulgu göz bebeğinden yansıyan ve ağ tabakaya ait olan kırmızı yansımanın her iki gözde eşit parlaklıkta ve sağlıklı olmasıdır. Daha sonra 6. ve 18. aylarda çocuk doktoru veya aile hekimi tarafından genel göz sağlığı muayenesi yapılmalıdır, şüphe edilen bir bulgu varsa göz doktoruna yönlendirilir. Bu dönem içinde ebeveynler göz kayması, kapak düşüklüğü, sık göz kırpma, gözlerini ovuşturma gibi normal dışı bir bulgu gördüklerinde göz doktoruna başvurmalıdırlar. Aile de bilinen bir göz hastalığı varsa bunun erken dönemde izleme alınması gerekir. Gözler tamamen normal görünümde olsa bile her çocukta 3 yaşında mutlaka ilk göz muayenesi yapılmalıdır. Genellikle tek gözde ortaya çıkan göz tembellikleri muayene edilmedikçe bulgu vermezler ve saptanamazlar. Daha sonra 5 yaşında ve okula başlarken muayeneler tekrarlanır
Katarakt Nedir?
Katarakt gözün içindeki lensin saydamlığını kaybetmesidir. Lensin saydamlığını kaybetmesi bir perde etkisi yaparak, gözümüze gelen ışınların sinir tabakasına geçmesini önler (Şekil 1). Bunun sonucunda, görmede azalma başlar. Katarakt görmede azalmanın yanısıra geceleri haleler görme, aşırı parlama ve çift görme gibi şikayetlere de yol açabilir. Katarakt oluşumu yaşlanma, sistemik hastalıklar ve travma gibi nedenlere bağlıdır.
Katarakt Nasıl Tedavi Edilir?
Kataraktın tek tedavisi cerrahidir. Kataraktı tedavi eden herhangi bir ilaç, damla, vitamin veya göz egzersizi yoktur.
Günümüzde katarakt cerrahisi son teknoloji ve tekniklerin sayesinde mükemmel bir düzeye gelmiştir. ‘Fakoemülsifikayon’ denen cerrahi teknik sırasında yüksek frekanslı ultrason kullanılarak kataraktlı lens parçalanıp, emilmektedir. Bu işlem 3 mm’lik bir kesi yeri yerinden gerçekleştirilmekte, alınan kataraktlı lens katlanabilir bir yapay lensle değiştirlmektedir. Yapay lens katlanabilir özellikte olduğundan küçük kesi yerinden sığmakta, böylece kesi yerine dikiş atılmasına gerek kalmamaktadır.
Ameliyat Sonrası Gözlük Kullanılmasına Gerek var mıdır?
Gözün içine yerleştirilen yapay mercek uzak görme mesafesine (araba kullanma, televizyon seyretme, v.s.) göre ayarlanmaktadır. Bunun sonucunda uzak görme için gözlük ihtiyacı ya tamamen ortadan kalkmakta, ya da ince bir cam yeterli olmaktadır. Yakın görme (okuma, v.s.) içinse gözlük kullanılması zorunludur. Gözlük muayenesi ameliyattan 1 ay sonra yapılmaktadır.
Katarakt Cerrahisi:
Hasta ameliyattan 1-2 saat önce ameliyatın yapılacağı yere gelir. Genel sağlık durumuna göre gerekli tetkikleri yapılır ya da daha önce yapılması istenir. Bazı damlalar ile göze ön hazırlık yapılır ve hasta ameliyathaneye alınır. Bugünün katarakt cerrahisinde özel durumlar dışında artık genel veya lokal anestezi yoktur. Hasta ameliyata sadece gözü uyuşturan damlalar koyularak hazırlanır. 4-5 kez koyulan bu damlalardan sonra cerrah ameliyata başlayabilir.
Kaynak: Kısmen Ahmet Gökdere, Tuğrul Altan, ntvmsnbc, Ayşegül Bahar Ektirici, Özgür Artunay