İkinci Bahar Evlilikleri – Mutlu Olmanın Yolları, Çocuklar, vs.

Paylaş

Son zamanlarda ülkemizde evlendirme programları ve tanışma & evlenme siteleri çok popüler oldu biliyorsunuz. Esra Erol, Zuhal Topal bu programları geniş kitlelere ulaştırdı ve adeta eski brezilya dizilerine dönüştürdü 😀 Bu programların ortaya çıkardığı tartışma götürmez bir konu varsa o da ülkemizde ikinci, üçüncü evliliklerin çok artışta olduğu, ve boşanmanın kaçınılan bir tabu olmaktan çıktığı.

Esra Erol Evlendirme Programi
Esra Erol Evlendirme Programi

İkinci Evlilikte Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Mutlu Olmanın Yolları

Psikiyatrist Dr. Alper Hasanoğlu, Vatan Gazetesi’nde yazdığı yazıda birinci evliliklerin deneme, ikinci evliliklerin ise doğru olduğunu söyledi.

İstatistikler ikinci kez evlenenlerin çok daha kolay boşandıklarını da gösteriyor.

Daha önceki ilişkide yaşanan sorunlar üzerine düşünülmemişse, aynı davranış ve düşünüş kalıpları ikinci evlilikte de tekrarlanıyorsa ve ikinci eşten beklentiler artıyorsa tekrar boşanma riski daha da yükseliyor.

Boşanma oranlarına baktığımızda bir ahlak çöküntüsü mü yaşıyoruz diye sorabilir bir çok insan. Ya da evlilik kurumu işlevini yitirdi, insanları mutlu etmekten çok mutsuz ediyor diye de düşünülebilir. Çiftlerin bir ömür boyu birlikte olmak için attıkları imza artık bir anlam ifade etmiyor.

Eşleri birbirlerinden ayıran ölüm değil, orta yaş krizinden çıkmayı kolaylaştıran ya da günlük hayatın ve alışkanlıkların ölümcül can sıkıntısından kurtaran 20 yaş daha genç, güzel bir sevgili oluyor çoğunlukla.

ikinci Evlilik
ikinci Evlilik

Beklentiler Gerçekleşmezse Elveda!
Sosyologlar bireyciliğin ön planda olduğu günümüz dünyasında insanların birbirlerinden beklentilerinin karşılanamayacak kadar yüksek olduğunu belirtiyorlar. Beklentiler gerçekleşmezse de elveda! Bir birliktelikten, evlilikten sıyrılıvermek günlük hayatımızın bir parçası oldu neredeyse. Bizden önceki kuşaklar ise büyük bir endişeyle bizim evlilik kurumunu artık ciddiye almadığımızı düşünüp, üzülüyorlar.

Beklentiler Azalmiş, Daha Dikkatli Davranilmaya Başlanmiş!
Hiç bir şeyden ders çıkarmayan bir kitle de var ama. İkinci kez evlenenler. Şöyle de düşünülebilir. İkinci kez denediğimizde artık hayatımızın başka bir evresinde bulunmaktayız. İkinci kez yaşanan mutlaka daha önce yaşanan illüzyonun bir tekrarı olmak zorunda değil. Beklentilerimizi azaltmış, daha dikkatli davranmaya başlamış olabiliriz. Biraz daha yaşlı, yani daha olgun ve daha gerçekçiyizdir.

İkinci Evlilik Ayni Kadinla Yapildiği Takdirde, İkinci Evlilik Birinciden Kesinlikle Daha İyidir
Psikanalizin kurucusu Freud, ikinci evliliklerle ilgili olarak şu tespiti yapar: “Aynı kadınla yapıldığı takdirde, ikinci evlilik birinciden kesinlikle daha iyidir.” Yani, birinci evlilikte idealize ettiğimiz evlilik ve evlendiğimiz kişiyle, evlilik kurumunun gerçekliği birbirleriyle büyük bir çelişki içindedir ve bu çelişki sonrasında yaşanan zorunlu bir hayal kırıklığıdır. İlk olarak ikinci denememizde bu ideal resimden vazgeçip gerçeği olduğu gibi kabul edebiliyoruz sanki.

Ikinci Kez “evet” Diyenler Çok Daha Kolay Mi Boşaniyor?
Hemen hemen her iki evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Evlenenlerin ise neredeyse üçte birinde, eşlerden biri en azından ikinci kez evet diyor evlendirme memuruna. İstatistikler ikinci kez “evet” diyenlerin çok daha kolay boşandıklarını da gösteriyor. Daha önceki ilişkide yaşanan sorunlar üzerine düşünülmemişse, aynı davranış ve düşünüş kalıpları ikinci evlilikte de tekrarlanıyorsa ve ikinci eşten beklentiler artıyorsa tekrar boşanma riski daha da yükseliyor.

En Az 50 Yil Birlikte Yaşamak Gerek 
Bunun tam tersini de söylemek mümkün. Evli çiftlerin yarısı boşanıyorsa diğer yarısı da evli kalıyor. Ama günlük pratiğimizde uzun süre evli kalmış çiftlerden, evliliklerinin sürmesine neden olan şeyin çoğunlukla cesaret eksikliği olduğunu duyuyoruz. Şunu da unutmamak gerekir ki, bir birlikteliğin ömür boyu sürmesi için neredeyse 50 sene birlikte yaşamak gerekiyor. İstisnalar bir kenara bırakılırsa, hangi sevgi bu kadar uzun süre devam edebilir.

Kadin Sadece “ev Kadini” Ve “anne” Rolü Üstlenmek Istemiyor
Ayrıca kadının toplumsal yaşamda mesleki olarak yer almaya başlaması, ekonomik olarak bağımsızlığını ilan etmesi ve doğum kontrol yöntemleri sayesinde ne zaman doğuracağına karar verebilir durumda olması ilişkilerdeki dengeyi kadının lehine bozdu. Kadın artık evde kalmak ve yalnızca ev kadını, anne rolüyle yetinmek istemiyor. Çünkü evde hazırladığı mükellef pazar kahvaltısı için bile kendisine teşekkür etmeyen adamın karşısında, işyerindeki kafede kendisine iltifatlar yağdıran karizmatik iş arkadaşı var. Ve bu iş arkadaşıyla girişilecek ikinci bir deneme çok şey vadediyor. Çünkü ikisi de neyi yapmamaları gerektiğini iyi bildikleri gibi, karşılarındakinden neyi beklememeleri gerektiğini de çok iyi biliyor.

Yeni Olan Çok Şey Vadediyor
Bundan yüzyıl önce olsa kadın buz gibi olmuş evlilik yatağında uyumaya devam eder ya da en fazla çocukların odasına serilmiş bir yer yatağında uykuya dalmaya çalışırdı. Erkekse parayla ulaşabileceği kadınlarla açlığını bastırır, evini bir otel olarak kullanırdı. Oysa şimdi risk alma hakkına sahibiz. Ve yeni olan çok şey vadediyor.

7 Yılda Bir Nikah Tazelemeli!
Kısa bir süre önce Almanya’da aile sosyologları, aile psikolojisiyle ilgilenen profesyoneller ve politikacılar ilk bakışta herkesi tedirgin eden bir konuyu tartışmaya açtılar. Evliliklerin doğal süresi nedir?

Bu tartışmaların sonunda “Otomatik Boşanma” diye adlandırabileceğimiz bir öneri çıktı ortaya. Evli çiftlerin 7 yıl sonra resmi olarak kendiliğinden boşanmış olmalarıydı bu öneri. İsteyen çiftler evliliklerine devam etmek için yeniden resmi başvuruda bulunabilir ve evliliklerini tazeleyebilirler bu öneriye göre. Ya da boşanma sürecinin beraberinde getirdiği bürokratik ve hukuki travmadan korunmuş olarak başka bir hayat biçimine geçebilirler.

Bu öneri rahatsız edici gibi gözükse de evliliklerine devam etmek isteyen çiftler için bir güven tazeleme, sevgilerini test etme olanağı sağlayabilir. Ayrıca ayrılma kararı verenlere de birbirlerinden nefret etmeden hayatlarına başka bir yön verme şansı verir. Bizim için çok mu erken böyle postmodern bir birliktelik için? Ama evlilik kurumunun çoğunlukla mutsuzluktan başka bir şey getirmediği modern zamanlarda başka birçok olasılığın yanında, neden olmasın?”

Aile

İkinci evlilikte çocuklar için nelere dikkat edilmeli?

İlk evliliğinde mutlu olamayıp, ikinci evliliği düşünen, fakat çocuğu ya da çocukları olan kişiler, çocukları hangi yaştayken ikinci evliliği düşünmeliler? Çocuklar üvey anne veya babalarına nasıl hitap etmeli? Çocuklarının yaşına göre hitap şekli değişmeli mi? Mesela ergenlik döneminde olan bir çocuk, üvey babaya amca diye mi, baba diye mi hitap etmeli? Bir tarafın kız çocuğu, diğer tarafın erkek çocuğu varsa ve bu çocuklar ergenlik dönemindeyse nasıl davranmak gerekir? Karşılaşılacak sorunlar ve çözüm önerileri nelerdir?

1.İkinci evlilik çocuklar hangi yaştayken düşünülmeli?

Çocuk ne kadar erken yaştayken ikinci evlilik yapılırsa, sorunlar o kadar rahat aşılır, uyum süreci daha kolay gerçekleştirilir. Örneğin çocuk 1 yaşındayken evlilik düşünülüyorsa, bu çocuğun üvey babaya veya anneye alışması daha kolay olur. Üvey annenin de bebeklikten itibaren beraber olduğu için çocuğa alışması kolay olur.

Ancak şu yanılgıya da kapılmamalı: “1 yaşında çocuk var ve anne-baba ayrıldı, hemen evlenelim”… Evlilik ruhen hazır olmayı da beraberinde getirir. Yani çocuk küçükken ileride sorun yaşamasın diye, hazır olunmadan bir evliliğin içerisine girilirse, çocuğu kurtaralım derken köprüden aşağı atlanmış gibi olur. Dolayısıyla ikinci evliliğin, ruhen hazır olunan, çocuğun da en küçük yaş dönemine giren dönemde yapılması doğru olandır.

Ancak çocukların ilerleyen yaşlarında belli kritik dönemleri, anları vardır. O dönemlerde evlilikler için daha hassas düşünülmelidir. Örneğin 4 ve 7 yaş döneminde çocuklar biraz hassastırlar. Sosyalleşme süreci içerisindedirler ve çocuklar birazcık annelerini babalarını görmüşlerdir, bilinçli gözle bakıyorlardır. İkinci bir evliliğin aslında kıskançlıkla neticeleneceği bir dönemdir. O yüzden eğer  ikinci evlilik o döneme denk geliyorsa, çocuğun biraz daha hassas olacağı düşünülmelidir.

7 ile 10 yaş arasında çocuklar biraz daha geniş bir alanın içerisindedirler. Kıskançlık biraz daha azdır onlar için, anne babalarını kıskanmalarını biraz daha geri plana itmişlerdir. Çünkü çocuklar kendi sosyal çevrelerini oluşturmuşlardır, okulda, mahallede arkadaşları, kendilerine ait bir takım dünyaları vardır. Onlar olduğu için anne ya da babanın ikinci evliliğinin çocuk üzerindeki olumsuz tesiri daha az olur. O yüzden 7 ile 10 yaş arası biraz daha rahat bir dönemdir.

10-13 yaş arası, yani ön ergenlik döneminde ise çocuklar bir kriz anı yaşarlar, hassasiyetleri biraz yoğundur. O dönemde eğer evlilik düşünülüyorsa, çocukların biraz o evliliğe adapte olmaları zaman alabilir. Yeni anne-babaya adapte olmada zorluk çekebilirler. Kendilerini biraz daha anne ve babasından soyutlamaları, odalara kapanmaları, onların içerisine girmemeleri ve ruhen sanki tahrip olduğunu hissetmeleri daha yoğun olabilir. O yaş döneminde ikinci evliliğini yapacak kişiler varsa, çocuklarının bu hallerinin de doğal olduğunu, “biraz çocuğun farklı bir dönemine getirdik galiba evliliğimizi” diye düşünebilirler.

Sonraki döneme bakıldığında çocuk, ergenlikle birlikte 18-20 yaşlarındayken evlilik düşünülüyorsa, bu dönem çocukların biraz daha anlayışlı olabilecekleri dönemdir. Sevmeyi, sevilmeyi, yalnızlığı, yalnız yaşayamamayı, evliliğin bir ihtiyaç olduğunu, kıskançlığın aslında olmaması gerektiğini, herkesin bir yaşamının olabildiğini daha iyi kavramış oldukları bir dönemdir. Ergenlikten sonraki dönemde birazcık daha rahat davranılabilir.

Özetlemek gerekirse ikinci evlilik için;

Çocuk ne kadar erken yaşta olursa o kadar iyi olur ancak 4 ile 7 yaş arasında ve 10 ile 12 yaş arası ergenlikte kritik dönemler var.

2.İkinci evlilik yapılmışsa, çocuklar yeni eşe ne olarak hitap etmeli?

Genel anlamda aile sistemi açısından, bir hanımefendi ikinci evliliğini yapmış ve ikinci eşine “baba” demesini istiyorsa, bir kişiyi daha hesaba katması lazım; eski eşi. Eski eş bu durumdan çok mutlu olmayacaktır. Yani kendi çocuğunun başka bir kişiye “baba” diye hitap etmiş olması babayı yaralar. Dolayısıyla çocuk eğer babasıyla görüşüyorsa- ki görüşmesi çocuk ruh sağlığı için oldukça önemli- çocuk arada bırakılmış olur, krize sokulmuş olur. Çocuk babasının yanına gittiğinde “baba” diyor, üvey babasına da “baba” diyorsa, gerçek babası “O kişiye ne diye hitap ediyorsun?” diye sorduğunda, çocuk “baba” diye hitap ettiğini söylese babası alınabilir. “Baba demiyorum” dese yalan söylemek zorunda kalmış olur. Dolayısıyla “baba” ya da “anne” yi, ikinci evlilikte üvey babalara veya üvey annelere hitap ettirmek, çocuğu arada bırakmak anlamına gelir. Çocuğu sıkıntılı bir hale sokmak anlamına gelir.

Çocuğun kendi annesi veya babası vefat etmiş dahi olsa, örneğin üvey annesine “anne” diye hitap etmek zorunda bırakılırsa, çocuk kendi annesinin ruhundaki yansımalarına ihanet ediyormuş gibi, sanki annesini içeride incitiyormuş gibi hisseder.

İki yaşında da tanımış olsa üvey annesini, bir yaşında da tanımış olsa çocuk için fark etmez. Çocuk 10 yaşına geldiğinde üvey annesine hala “anne” diye hitap ediyorsa, anne sevgisini, kendi annesinin yokluğunu kendi içerisinde hissede hissede bir başkasına “anne” diyorsa, ruh dünyası açısından bakıldığında o sırada inciniyor diyebiliriz.

Bunun yanı sıra üvey anne veya üvey babalara “cici anne, cici baba” diye hitap ettiriliyor. Bunlar ara formüller olarak bulunmuş olsa da suni şeyler. Yani çocuk okulda arkadaşıyla şöyle konuşsa: “Babana gittin mi bu gün?” diye sorsa arkadaşı, “Hayır, cici babamdaydım.” Karşısındaki çocuk güler. “Cici baba kim, nasıl bir baba, senin kaç tane baban var?”… “Benim iki tane babam var, bir babam var, bir de cici babam var.” ya da “Benim iki tane annem var, bir annem var, bir de cici annem var”…Öğretmen sorsa: “Baban derslerinde yardım ediyor mu?” diye, “Hangi babam? Cici babam mı?” diye düşünür çocuk… Bu ara formüller şeklinde bulunmuş olan çözümler belki bizim dünyamızda bir şeyler ifade edebilir ama çocuğun dünyasından bakıldığı zaman çok da bir anlamı yoktur, çocuk sadece ezilmiş olur.

Peki ne diye hitap etmeli? Şöyle yapılabilir: Çocuk belli bir yaşa geldiyse, yani 6,7 yaşlarındayken yapıldıysa ikinci evlilik, çocuğun kendi ruhundaki yansımayı biraz dinlemek lazım. “Amca” demek de doğru olmaz. “Amca” biraz uzağı ve çok yakını ifade ediyor. “Bakkal amca” veya benim kendi amcam gibi. Amca da doğru değil. Aslında en yaygın kullanılan kelime, halk arasında herkesin büyük birine aşağı yukarı hitap tarzı genellikle “abi” olduğu için, “Ahmet Abi, Mehmet Abi” şeklinde olabilir. Veya “Ayşe Abla, Fatma Abla” tarzında olabilir. Çocuklar eğer “abla” tarzını kullanırsa çok rahat bir geçiş sağlayabiliyorlar. Hiç sunileştirmeye gerek kalmadan, çocuk ruh dünyası daha olumlu sinyaller verebiliyor.

3- Bir hanımefendinin kendisinin de, evleneceği ikinci eşinin de çocuğu varsa, aynı evin içerisindeki durumlar ne olacak?

Bu doğru bir hassasiyet. Ne kadar evlenmiş yeni bir yuva kurmuş olunsa da bu iki çocuk birbirlerinin kardeşi değiller. Yani bu iki çocuğu da kardeşleştirmeye çalışmak, birbirlerine yaklaştırmaya çalışmak çok defa sıkıntılı sonuçlar verebilir. “Siz ikiniz kardeşsiniz, hadi gidin odanıza yatın” diye belli bir yaşa gelmiş çocuklar aynı odanın içerisine sokulursa veya “Biz gidiyoruz Ahmet Abinle, siz evde kalın” demiş olmak çocuğun dünyası açısından bakıldığında sıkıntılı sonuçlar doğurabilir. O yüzden çocuklar ergenlik dönemine hatta ön ergenliğe geldiği dönemden itibaren yeni tedbirler alınması lazım. Belki kurslar vardır, yatılı okullar vardır veya başka türlü çözüm önerileri vardır. Kesinlikle çocukları incitmeden, onları evden kovuyormuş, uzaklaştırıyormuş duygusuna kaptırmadan, iki çocuğun ergenlik döneminde yan yana kalmasına karşı bir takım tedbirler alınmalı. Çünkü birbirlerine karşı ilgi duyabilirler, sevgi duyabilirler, muhabbet duyabilirler. Peki bunda bir sakınca var mı? Bu konuyu uzmanlarına danışmak gerekir.

 

Tıklayarak aşağıdaki tanışma gruplarına da gözatmanızı öneririz:

İstanbul 40 ve Üstü Evlilik veya Ciddi İlişki

İstanbul Avrupa Tarafı – Sahilde Keyifli Yürüyüşler Yapalım Grubu

 

 

Kaynak: Kısmen Vatan Gazetesi, Kısmen Pedagog Dr. Adem GÜNEŞ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!